ÇOCUK ENDOKRİNOLOJİSİ VE DİYABET DERNEĞİ

Tamamlanan Projeler


Proje Adı Büyüme Hormonu Eksikliği Tanısı Alıp, Tedavi Başlanan Hastalar ve Takipleri
Projenin Amacı

Büyüme hormonu eksikliği yaklaşık 3.500-4.000 canlı doğumda bir görülmektedir. Büyüme hormonu eksikliği olan hastaların klinik özellikleri, etiyolojiye, eksikliğin başlandığı yaşa ve eksikliğin derecesine bağlı olmak üzere çok heterojen bir yapı gösterir. Doğumsal hormon eksikliği olanlar ile büyüme hormonu eksikliği edinsel olarak başlayanlar arasında büyüme özellikleri açısından büyük fark vardır. Genelde idiyopatik hormon eksikliği organik nedenlerden daha sıktır. Büyüme hormonu eksikliğinin çeşitli etiyolojik nedenleri vardır. Hipotalamus ve/veya hipofizin organik hasarı (travma, tümör, tüberküloz-sarkoidoz-hemokromatoz vb infiltratif hastalıklar, cerrahi, ışınlama, otoimmün hipofizit), Hipotalamus ve/veya hipofizin gelişim kusurları (anensefali, holoprosensefali, septo-optik displazi, arka hipofiz ektopisi, boş sella), Hipotalamus veya hipofizde hormon sentez veya salgı kusuru (otozomal resesif GHD Tip 1a ve 1b, otozomal dominant GHD Tip 2, X’e bağlı GHD Tip 3 BH1 geninin mutasyonu veya delesyonu, BHRH reseptör defekti, kombine hipofizer hormon yetersizlikleri (PROP-1, PIT1, HESX1, SOX2, SOX3, GLI2, LHX3, LHX4 mutasyonları).

Bu çalışmadaki amaç retrospekrif olarak, ulusal ve çok merkezli Çocuk Endokrin bölümlerinde boy kısalığı nedeniyle takip edilen ve Büyüme hormonu eksikliği tanısı alan hastaların özelliklerini belirlemek ve büyüme hormonu tedavisine verdikleri cevabı saptamaktır. Veriler http://cedd.saglik-network.org/ internet adresi üzerinden çok merkezli olarak toplanacaktır.

Çalışmaya Alınma Kriterleri
  1. Son 10 yıl içinde 0-18 yaş arası büyüme hormonu eksikliği tanısı konulan kız ve erkek hastalar
  2. Büyüme Hormonu Tedavisini Puberte Öncesi en az 2 yıl almış olan hastalar
  3. Tedavi öncesi Boy SDS -2 veya hedef boydan 1 SDS sapma
  4. GHST testlerinde pik yanıt <10
  5. Tedavi başlangıcında Boy SD<-2
  6. Tedavi başlangıcında Yıllık Uzama hızı SD <-1
  7. Tanı olarak: İzole Büyüme Hormonu eksikliği, Multiple Hipofizer Yetmezlik, Organik Lezyonlara bağlı Büyüme Hormonu eksikliği
Dışlanma Kriterleri
  1. Sendromik tanı alan hastalar
  2. Nörosekretuvar Disfonksiyon tanısı
  3. Büyüme Hormonu tedavisi son 10 yıl içinde başlamamış veya puberteden önce 2 yıldan az süre Büyüme hormonu tedavisi almış olmak
Yöntem Olgu veren tüm merkezlerin yayınlanacak makalede isimlerinin olması planlanmıştır. Olgu sayısına göre her merkezin kaç isimle temsil edileceği belirlenecektir. Her merkezden en az 1 isim olacak ve olgu sayısına göre yazar sayısı arttırılacaktır (Toplam olgu sayısına göre en az. Sıralamada en çok hasta veren merkez öncelikli olacaktır. Merkezler kendi isim sıralarını belirtecektir.
Proje Yürütücüsü

Prof. Dr. Bilgin YÜKSEL

Proje Araştırmacıları

Prof. Dr. Bilgin YÜKSEL
Prof. Dr. Feyza Darendeliler
Yard. Doç. Dr. Fatih GÜRBÜZ

Süre 01/03/2018 - 01/10/2019

 

Proje Adı Ailevi Büyüme Hormonu Eksikliği Olgularında GH-1 Mutasyonu Taranması
Projenin Amacı

İzole Büyüme Hormonu eksikliğinin çoğunun nedeni bilinmemekle birlikte konjenital veya edinsel olabilmektedir. Nedeni saptanan olgulardan Growth Hormone 1 (GH1) geninde mutasyona sahiptir.

İzole büyüme hormonu eksikliğinin 4 tip kalıtım paterni vardır. Tip 1 otozomal resesif geçişli olup, Tip 1A veya Tip 1B olmak üzere iki alt gruba ayrılır. Tip 1A büyüme hormonu (GH1) geninde delesyon veya mutasyon bulunur. Hipofiz de büyüme hormonu sekresyonu hemen hemen hiç yoktur. Büyüme hormonu eksikliğinin en ağır klinik bulgularını gösterirler. Uyarı testlerine büyüme hormonu yanıtı yoktur. IGF-I düşüktür, ancak somatomedin jenerasyon testi ile artar. Büyüme hormonu tedavisine başlangıçta iyi yanıt veren bu çocuklarda büyüme yanıtı daha sonra bozulur ve büyüme hormonuna karşı antikorlar gelişir.

Tip 1B’de tam hormon kaybı yoktur. Sıklıkla intron 4’deki baz kayması sonucu gelişir. Büyüme hormonu eksikliği ağır veya kısmi olabilir. Büyüme hormonu tedavisine iyi yanıt verirler, antikor gelişimi olmaz.

Tip 2, Tip 1B’ye benzer. Geçişi otozomal dominanttır. Yirmi farklı mutasyon tanımlanmıştır. Kohort çalışmalarında Konjenital İzole Büyüme Hormonu (GH) eksikliğinin en yaygın formu olup, en sık GH1 geni splicing mutasyonu ile yabani tip GH sekresyonu üzerine negatif etki gösteren 17,5-kDa GH izoform oluşumuna neden olur. Hasta bir ebeveyn ve sıklıkla bir kardeş bulunur. Değişik derecelerde büyüme geriliği ile karakterizedir. Düşük ama saptanabilir düzeyde serum GH düzeyleri vardır. Fenotip-Genotip ilişkisi son derece zordur. Bu değişken fenotipin şiddeti, normal ürün üretilebilecek mutant GH1 genlerinin residüel kapasitesi ile ilişkilidir. Hastaların MRI bulgularında ön hipofiz hipoplazisi görülebilmektedir.

Tip 3 X’e bağlı olarak geçer (Xp22.3’de delesyon, Xq13.3-q21.2’e mikro duplikasyon). Beraberinde hipogammaglobulinemi olabilmektedir.

Bu nedenle ulusal düzeyde çok merkezli olarak İzole Büyüme Hormonu eksikliği olgularının Growth Hormone 1 (GH1) geninde mutasyonlarının ortaya konulması hedeflenmiştir.

Çalışmaya Alınma Kriterleri
  1. Projeye katılacak merkezler: Ulusal düzeyde tüm Çocuk Endokrinoloji merkezlerine açık olacaktır.
  2. 0-18 yaş arası büyüme hormonu eksikliği tanısı konulan kız ve erkek hastalar [Ailenin diğer bireylerinde (Anne-baba-kardeşler-veya diğer kuşaklarda) İzole Büyüme Hormonu eksikliği tanısı almış ] olmalı
  3. GHST testlerinde pik yanıt <10
  4. Boy SD<-2
  5. Yıllık Uzama hızı SD <-1
Dışlanma Kriterleri
  1. Ailesel Büyüme hormonu eksikliği hikayesi olmayanlar
  2. Multiple hipofizer yetmezliği olan hastalar
  3. Organik nedenlere bağlı gelişen Büyüme hormonu eksikliği hastalar
  4. Sendromik tanı alan hastalar
  5. Nörosekretuvar Disfonksiyon tanısı
Yöntem Olgu veren tüm merkezlerin yayınlanacak makalede isimlerinin olması planlanmıştır. Olgu sayısına göre her merkezin kaç isimle temsil edileceği belirlenecektir. Her merkezden en az 1 isim olacak ve olgu sayısına göre yazar sayısı arttırılacaktır (Toplam olgu sayısına göre en az. Sıralamada en çok hasta veren merkez öncelikli olacaktır. Merkezler kendi isim sıralarını belirtecektir.
Proje Yürütücüsü

Yard. Doç. Dr. Fatih GÜRBÜZ

Proje Araştırmacıları

Prof. Dr. Bilgin YÜKSEL
Yard. Doç. Dr. Fatih GÜRBÜZ

Süre 01/03/2018 - 01/10/2019

 

Proje Adı Kartotipinde Y Kromozomu Taşıyan Gonad Disgenezisi Olgularında Klinik, Fenotipik, Genetik ve Gonadal Özellikler ile Germ Hücreli Tümör Riskinin Değerlendirilmesi (Olgu Rapor Formu)
Projenin Amacı

Bipotansiyel gonadın testise farklılaşması cinsiyet kromozomları ve otozomal kromozomlar üzerinde bulunan genler (SRY, SF1, WT1, SOX9, GATA4, Fgf9, MAP3K1, DHH, v.b) tarafından kontrol edilmektedir. Bu genlerdeki mutasyonlar veya cinsiyet kromozomlarındaki sayısal (mozaik) ve yapısal anormallikler gonad gelişim bozuklukları (gonad disgenezisi) ile sonuçlanmaktadır. Karyotipinde Y kromozomu taşıyan gonad disgenezilerinin 20.000 doğumda bir görüldüğü tahmin edilmektedir. Gonad disgenezileri gonadın farklılaşma kusurundaki ağırlığa göre tam ve kısmî gonad disgenezileri olarak sınıflandırılır. Tam gonad disgenezilerinde streak (bant) gonadlar hemen hiç fonksiyon göstermez, iç ve dış genital yapılar tamamen kız fenotipinde olup, temel başvuru şikâyeti pubertal dönemde sekonder cinsiyet özelliklerinin gelişmemesi veya primer amoneredir. Kısmî gonad disgenezilerinde ise disgenetik gonadlar kısmen fonksiyoneldir, dış genital yapı kuşkuludan normal erkek fenotipine kadar heterojen bir klinik tablo gösterebilir. Literatürde, Y kromozomu taşıyan gonad disgenezilerinin etyolojik nedenlerini ve genotip-fenotip ilişkisini araştıran kapsamlı bir çalışmaya rastlanmamıştır. Mevcut araştırmalar olgu raporları veya birkaç olgu serisinden ibarettir. Çok merkezli yürütülecek bu çalışmamızda, geniş bir hasta grubuna ulaşılarak gonad disgenezilerin etyolojik nedenlerinin, genotip ve fenotip ilişkisinin değerlendirilmesi birincil amacımız olarak planlanmıştır.

Karyotipinde Y kromozom taşıyan gonad disgenezilerindeki en önemli sorunlardan birisi gonadal germ hücreli tümör riskinin yüksek olmasıdır. Bu risk, Y kromozomu üzerinde bulunan gonadoblastom bölgesindeki TSPY geni ile ilişkilidir. TSPY bir protoonkogen olup, normal testis dokusunun fonksiyonu için gerekli iken, disgenetik ve streak gonadda aşikar ekspresyonu onkojenik etki göstermektedir. Bu özellik, karyotipinde Y kromozomu taşıyan gonad disgenezilerinde germ hücreli tümör riskini %3-60 oranında artırmaktadır. Tümör riskini belirleyen faktörler gonad gelişim bozukluğunun etyolojisi, gonadın morfolojik yapısı, gonadın lokalizasyonu ve hastanın yaşı olarak bildirilmektedir. Gonad disgenezilerinde en sık tip 2 germ hücreli tümörler [gonadoblastom, disgerminom, seminom, teratom, koryokarsinom, embriyonel karsinom, endodermal sinüs tümörü] görülmektedir. Yüksek malignite riski bulunan bu olgulardan tam gonad disgenezilerinde gonadlar fonksiyonsuz, iç ve dış genital yapı ise tamamen kız fenotipinde olduğundan tanı anında profilaktik gonadektomi kabul gören yaklaşımdır. Bununla birlikte, erkek cinsiyette yetiştirilmiş, fenotipi kuşkulu veya erkek görünümde olan kısmî gonad disgenezilerinde gonadlar kısmen fonksiyonel ve gonadal tümör riski tam gonad disgenezisine göre daha düşük oranlarda bildirildiğinden profilaktik gonadektomi kararı halen tartışmalı bir konudur. Literatürde, Y kromozomu taşıyan gonad disgenezilerinde malignite oranları ve germ hücreli tümör tiplerinin değerlendirildiği geniş kapsamlı üç çalışma mevcuttur. Ancak, tamamı tek merkezli olan bu çalışmaların hiçbirinde gonadektomi kararı için objektif kriterler veya net bir akış şeması ortaya konamamıştır. Bu çalışmamızda, çok merkezli katılım ile daha geniş bir hasta serisine ulaşılması hedeflenerek karyotipinde Y kromozomu bulunan gonad dizgenezilerinde gonadal malignite oranlarının ve tiplerinin belirlenmesi; ayrıca yüksek riskli hastaların belirlenmesi için matamatiksel bir risk skorlamasının geliştirilmesi de amaçlanmıştır.

Bu amaçlara ulaşmak için, Türkiye’deki Çocuk ve Erişkin Endokrinoloji Kliniklerinde Y kromozomu taşıyan gonad disgenezisi tanısı ile takip edilen olguların verilerinin geriye yönelik web tabanlı bir veri kayıt formu oluşturularak elde edilmesi amaçlanmaktadır. Çocuk ve Erişkin Endokrin klinikleri çalışmaya elektronik posta yolu ile davet edilecektir. Çalışmaya dahil edilmesi planlanan minimum hasta sayısının 100 olması planlanmaktadır.

Bu çalışmadaki amaç retrospekrif olarak, ulusal ve çok merkezli Çocuk Endokrin bölümlerinde boy kısalığı nedeniyle takip edilen ve Büyüme hormonu eksikliği tanısı alan hastaların özelliklerini belirlemek ve büyüme hormonu tedavisine verdikleri cevabı saptamaktır. Veriler http://cedd.saglik-network.org/ internet adresi üzerinden çok merkezli olarak toplanacaktır.

Çalışmaya Alınma Kriterleri Y kromozom materyali taşıyan ve gonad biyopsisi veya gonadektomi yapılmış olgular
Bu kapsama;
  1. 46, XY tam veya kısmî gonad disgenezisi
  2. Karma (mix) gonad disgenezisi (45, X/46, XY, 45, X/46, XX (Y+), v.b)
  3. Ovostestiküler CGB (46, XX (Y+); 46, XY; 46, XX/46, XY)
Dışlanma Kriterleri
  1. Veri kayıt formları tam doldurulmayan olgular çalışma dışı bırakılacaktır.
  2. Gonadın immünohistokimyasal değerlendirilmesi yapılmamış veya ulaşılamıyorsa
Yöntem Olgu veren tüm merkezlerin yayınlanacak makalede isimlerinin olması planlanmıştır. Olgu sayısına göre her merkezin kaç isimle temsil edileceği belirlenecektir. Her merkezden en az 1 isim olacak ve olgu sayısına göre yazar sayısı arttırılacaktır (Toplam olgu sayısına göre en az. Sıralamada en çok hasta veren merkez öncelikli olacaktır. Merkezler kendi isim sıralarını belirtecektir.
Süre 13/04/2018 - 15/07/2019

 

Proje Adı Ulusal Yenidoğan Konjenital Adrenal Hiperplazi Taraması: Genişletilmiş Pilot Çalışma
Projenin Amacı

Konjenital adrenal hiperplazi (KAH) kolesterolden kortizol sentezi için gerekli beş enzimden birinin eksikliği sonucu ortaya çıkan otozomal resesif geçişli bir hastalık grubudur. KAH vakalarının % 90-95’i 21-hidroksilaz (P450c21) enzimi eksikliğine bağlıdır.

Günümüzde giderek yaygınlaşan ve hormon ölçümleri ile gerçekleştirilen yenidoğan konjenital adrenal hiperplazi (KAH) tarama programları özellikle tuz kaybıyla giden vakaların ve tuz kaybı olmayan erkeklerin ve yanlışlıkla erkek cinsiyeti verilen ağır virilizasyon gösteren kız yenidoğanların erken tanısında önemlidir. Yenidoğan taraması yapılamaz ise tuz kaybettirici bir çok vakanın, özellikle erkek çocukların tanı konamadan kaybedilmesine ya da geç tanı konmasına, mortalite ve morbiditenin artışına neden olmaktadır. Yenidoğan KAH taraması ile erken tanı ve tedavi olanağı sağlanabilmekte, yaşamın ilk birkaç haftasında ortaya çıkan adrenal kriz, dehidratasyon, elektrolit dengesizliği ve ani ölüm engellenebilmektedir.

Klinik bulgularla insidansı 35.000 canlı doğumda bir olarak bildirilirken, yenidoğan taramaları ile genel olarak insidans 1/10.000-1/20.000 olarak belirlenmiştir. Bazı etnik gruplarda insidans çok yüksek olup, Alaskalı Eskimolarda insidans 1/282 bildirilmektedir. Amerika, Asya, Avustralya ve bir çok Avrupa ülkesinde KAH için yenidoğan taraması yapılarak, prevalansı ve insidansı belirlenmiştir. Tarama sırasında takip edilecek akış şemaları geliştirilmiş, tarama sırasında kullanılacak eşik değerler belirlenmiştir. KAH tarama stratejilerinin geliştirilmesi ile KAH için erken tanı ve tedavi, genetik danışma olanağı sağlanmış bulunmaktadır. Sağlık Bakanlığı ile birlikte Ulusal konjenital adrenal hiperplazi yenidoğan taraması: 38 935 bebeği kapsayan pilot çalışma 3 Mart-15 Temmuz 2018 tarihleri arasında 4 pilot ilde (Adana, Kayseri, Konya, Samsun) yürütülmüştür. Bu ön çalışmada 21-OH eksikliğine bağlı KAH sıklığı 1:7787 bulunmuştur. Bu ön verilere dayanarak, Sağlık Bakanlığı ile 200 bin bebeğin taramasını kapsayacak şekilde genişletilmiş olarak pilot çalışmanın devam ettirilmesine karar verilmiştir. Bu genişletilmiş taramada 12 pilot il; Adana, Ankara, Diyarbakır, Elazığ, Erzurum, Gaziantep, Kahraman Maraş, Kayseri, Konya, Malatya, Samsun, Van olarak belirlenmiştir. Genişletilmiş pilot çalışmanın amaçları; yenidoğan bebeklerde, adrenal yetersizliğe bağlı ani ölümleri, kızların erkeksi-kuşkulu genital yapı nedeniyle erkek kimliğinde yetiştirilmesini ve aşırı androjene maruziyetini önlemek için tarama programı ile erken tanı koymak, tedavi ve genetik danışma olanağı sağlamak, ülkemizin KAH tarama stratejisinin belirlenmesidir. Bu tarama sırasında KAH tanısı konan vakaların, ortak Çocuk Endokrinoloji takip formu ile bilgilerinin bilgisayar web programına işlenerek, verilerin değerlendirilmesi, böylece ülkemizde sağlıklı KAH tarama stratejisinin belirlenmesine ışık tutulması beklenmektedir. Bu amaçla bir bilgisayar programı yazılımı yapılmasına ve bunun için Dernekten destek sağlanması istenmektedir.

  1. Yenidoğan taraması ile ülkemizde konjenital adrenal hiperplazi insidansının belirlenmesi
  2. Erken tanı ve tedavi ile adrenal yetersizliğe bağlı ani ölümlerin engellenmesi
  3. Kızların erkeksi-kuşkulu genital yapı nedeniyle erkek kimliğinde yetiştirilmesinin ve aşırı androjene maruziyetininin önlenmesi
  4. Elde edilen sonuçlar ile genetik danışma; prenatal tanı ve tedavi olanağı sağlanması
  5. Bilgisayar yazılım programı yardımı ile vaka verilerinin değerlendirilmesiyle ülkemizdeki KAH tarama programı ve erken tanı-tedavi stratejilerinin geliştirilmesi ve böylece hastalığın mortalite ve morbiditesin yol açacağı psikososyal sorunlar ve ekonomik kayıpların da engellenmesi

 

Süre 11/07/2018 - 11/07/2019

 

Proje Adı The evaluation of clinical characteristics and response to Growth hormone therapy in patients with Prader-Willi Syndrome
Projenin Amacı

Prader-Willi Sendromu, 15q11.2-q13 kromozomunun paternal kalıtılan genlerinin anlatımının olmaması ile ortaya çıkan genetik bir bozukluktur. Prevelansı, 1/10,000-1/30,000 arasındadır. Prader –Willi bölgesinin DNA metilizasyon analizi olguların %99 ‘nun tanınmasını sağlar. Olguların % 70’inde 15q11.2-q13 kromozomunun paternal bölgesinin delesyonu sorumludur ve bu durum floresant in situ hibridizasyon (FİSH) veya mikroarray yöntemleri ile tesbit edilebilir. Olguların % 25 ‘inde 15. kromozomun maternal uniparental disomisi (UPD) sorumludur, olgunun ve ebeveynlerinin DNA polimorfizim analizi ile belirlenebilir.

Prader –Willi sendromu, hayatın çeşitli dönemlerinde farklı bulgular gösterebilir. En belirgin bulguları, süt çocukluğu döneminde hipotoni, emme azlığı, kötü beslenme, gelişme geriliği ve sonrasında ortaya çıkan hiperfajidir. Gelişimsel gerilik, kognitif bozukluklar ve davranış problemleri diğer bulgulardır. Hiperfaji, vücut ısısının dengesizliği, ağrı eşiğinin yüksek olması, uykuda solunum bozukluğu gibi klinik bulguların birçoğu hipotalamik disfonkisyon ile açıklanabilir. Hipotalamik disfonkisyon birçok hipofizer hormon eksikliğine de neden olabilir.

Klinik farkındalığın artması ve genetik incelemelerin yaygınlaşması tanının erken konmasına neden olmuştur. Erken tanı ile mental, motor gelişimin desteklenmesi yanında büyüme hormonu tedavisinin kullanılması olguların uzun dönem prognozlarında belirgin iyileşmeye neden olmuştur.
Ülkemizde Prader-Willi Sendromuna ait geniş ve kapsamlı bir veri yoktur. Bu çalışma ile çok merkezli geniş bir seride ülkemizde çocukluk yaş grubunda Prader-Willi sendromlu olguların başvuru özellikleri öğrenilecek izlem sırasında tiroid, adrenal ve gonad işlevleri ile diğer problem/tedavi/ameliyatları sorgulanacaktır. Olguların antropometrik incelemeleri, büyüme hormonu tedavisi kullanımları ve tedaviye yanıtları ayrıntılı olarak araştırılacaktır.

Çalışmaya Alınma Kriterleri 1. Prader-Willi sendrom tanısı alan ve takipte olan hastalar alınacaktır.
Dışlanma Kriterleri 1. Toplam 2 veya daha az kontrole gelen ve izlemden çıkan hastalar çalışma dışı kalacaktır
Yöntem “The evaluation of clinical characteristics and response to Growth hormone therapy in patients with Prader-Willi Syndrome” başlıklı çalışmada 1 yıl süreyle hasta kabulü devam edecektir.Kesin sayı öngörülememekle birlikte çalışmada toplam 300 hastaya ulaşılması hedeflenmiştir. Her araştırmacı sadece kendi hastasını görebilecektir.

Çalışmadaki toplam hasta sayısının % 5 veya üzeri sayıda hasta kaydeden katılımcılar otör olacak, %5’in altında hasta kaydeden katılımcılar ise yayının sonunda liste olarak verilecektir. Sıralama hasta sayısına göre yapılacaktır.
Proje Sorumlusu

Dr. Oya Ercan
Dr. Olcay Evliyaoglu
Dr. Beyhan Tuysuz

Süre 29/03/2016 - 01/02/2018

 

Proje Adı Çok Merkezli Olarak Hipofosfatemik Riketsli Olguların Değerlendirilmesi
Projenin Amacı

“Hipofosfatemik rikets” vücutta fosfor tutulumunun yapılamaması ve kemik sağlığının bozulması ile giden genetik bir bozukluktur. Hipofosfatemi çocuklarda klinik olarak vitamin D dirençli rikets şeklinde ortaya çıkar. Değişik derecelerde yürümede gecikme, paytak yürüme; bacaklarda eğilme, kemik ağrısı, kraniyostenosiz, spontan diş apsesi, büyüme geriliği başlıca bulgulardır.

Vücuttaki fosfor dengesini sağlayan başlıca araçlardan biri “fosfatoninler”dir. Fosfatoninler böbrekte fosfat geri emilimini engelleyerek hiperfosfatüri ve hipofosfatemi yaparlar. Diğer yandan 1 alfa-hidroksilazı baskılayarak aktif D vitamini oluşumunu azaltırlar. En iyi bilinen fosfatonin fibroblast büyüme faktörü 23 (FGF-23)’dür. Osteoblast, osteositler ve odantoblastlardan salınan FGF-23, özellikle “phosphate regulating gene homologous to endopeptidases on the X chromosome (PHEX)” aracılığıyla parçalanır. PHEX gen mutasyonlarında X’e bağlı kalıtsal hipofosfatemik rikets oluşur. Hipofosfatemik riketsli olguların çoğunu (% 80) X’e bağlı kalıtımla geçen form oluşturur. Kalan %20’lik kesimi otozomal dominant form, otozomal resesif form, kalsiüri ile giden kalıtsal form, tümöre bağlı hipofosfatemik rikets ve diğer az görülen formları oluşturur.

Hipofosfatemik riketsin tanı ve tedavisi zaman zaman güçlükler göstermektedir. Tanı bazen kalsiyopenik riketslerle karışabilmekte, tedavide gecikmeler olabilmektedir. Ayrıca olguların izlemi sırasında nefrokalsinoz gibi önemli komplikasyonlar da gelişebilmektedir.

Ülkemizde hipofosfatemik rikets ile ilgili geniş veri analizleri bulunmamaktadır. Her merkezde izlenen olgu sayısı az olabildiği için geniş serilerin değerlendirilip, bildirilmesi hastalığın izleminde yararlı veriler sağlayabilecektir.
Bu nedenle ulusal düzeyde çok merkezli olarak hiopofosfatemik riketsli olguların verilerinin değerlendirilmesi, izlemde karşılaşılan zorlukların ortaya konulması hedeflenmiştir.  

Çalışmaya Alınma Kriterleri

*Araştırmaya dahil olma kriterleri: Çocuk Endokrinoloji BD’na başvurmuş olan olgular arasından:

1- X’e bağlı hipofosfatemik rikets tanısı almış olmak

2- Otozomal dominant hipofosfatemik rikets

3- Otozomal resesif hipofosfatemik rikets

4- Kalıtsal hiperkalsiüri ile giden hipofosfatemik rikets

5- FGF-23 fazlalığı ile giden ve hipofosfatemik rikets bulguları geliştirmiş olan sendromik veya diğer bozukluklar (Mac Cune albright sendromu, epidermal nevüs sendromu, nörofibromatosiz tip1 vb gibi)

6-Tümör-ilişkili hipofosfatemik rikets

Dışlanma Kriterleri

1- D vitamini ve/veya kalsiyum eksikliiğine bağlı gelişen riketsler

2- D vitamini bağımlı riketsler

Yöntem

Endokrinoloji kliniklerinde izlenen, hipofosfatemik rikets tanısı almış olan olgular çalışma grubunu oluşturacaktır. Etik onay alınmış olup Çocuk Endokrinoloji ve Diyabet Derneğine üye olan ve hipofosfatemik rikets tanısı almış olan olguları bulunan merkezler gönüllülük esasına göre çalışmaya katılabilirler.

*Gönüllü niteliği (yaş, cinsiyet, hastalık, araştırmaya katılacak kişi sayısı v.b)

0-18 yaş arası tanı almış tüm olguların retrospektif olarak dosya bilgilerinin derlenmesi amaçlanmıştır. Durum belirlenmesi amaçlandığından belli bir sayı hedeflenmemiştir.   Ancak en az 50 olgunun girişinin yapılması beklenmektedir.  

Proje Sorumluları

Dr. Zeynep Şıklar
Dr. Serap Turan
Dr. Merih Berberoğlu

Süre 09/11/2016 - 31/07/2017
   
Proje Adı Molecular Diagnosis of Monogenic Diabetes and their clinical/laboratory features in Turkish Children
Projenin Amacı

Tek gen hastalığına bağlı diyabetes mellitus tüm diyabet olgularının % 1-2 kadarını oluşturmaktadır. Ailesel veya sporadik olabilir ve eğer ailesel ise genetik geçiş dominant, resesif veya X’e bağımlı olabilir. Monogenik nedenin altında yatan fenotipler geçici veya kalıcı neonatal diyabetes mellitus, MODY ve diyabet ilişkili nadir sendromlardır. Monogenik altgruplara neden olan ve pankreas beta hücresinde ekprese olan yirmiden fazla gen tanımlanmıştır. Etiyolojik mekanizmalar içinde; pankreas beta hücre gelişim bozukluğu ve/veya gen ekspresyon bozukluğu, glukoz algılanmasında yetersizlik, insülin sentezinin bozulması, iyon kanallarında bozulma ve endoplazmik retikulum stresinin artarak beta hücre yıkımı yer almaktadır.

Bu çalışma çok merkezli geniş bir seride ülkemizde çocukluk yaş grubunda Tek Gen Hastalığına Bağlı Diyabet Olgularının başvuru özellikleri ve tanı dağılımları, tanıda klinik ve laboratuvar özelliklerini detaylı olarak incelenecektir. Ayrıca elde edilen veriler ışığında ülkemizde, Tek Gen Hastalığına Bağlı Diyabetli çocukların tanı, tedavi ve izlemine katkı sağlanması düşünülmektedir. Çalışmadan elde edilecek sonuçlar sonrası yapılacak müdahalelerin, hastaların yaşam kalitesini ve süresini artırmasına ilaveten hastalarda izlem sırasında oluşacak komplikasyonlarının erken tanı ve tedavisine katkı sağlayabileceği değerlendirilmektedir.

Çalışmaya Alınma Kriterleri Tek Gen Hastalığına Bağlı Diyabet tanısı alan ve takipte olan hastalar alınacaktır.
Dışlanma Kriterleri Toplam 2 veya daha az kontrole gelen hastalar çalışma dışı kalacaktır
Yöntem

“Molecular Diagnosis of Monogenic Diabetes and their clinical/laboratory features in Turkish Children” başlıklı çalışmada 1 yıl süreyle hasta kabulü devam edecektir. Kesin sayı öngörülememekle birlikte çalışmada toplam 300 hastaya ulaşılması hedeflenmiştir. Her araştırmacı sadece kendi hastasını görebilecektir.

Çalışmadaki toplam hasta sayısının % 5 veya üzeri sayıda hasta kaydeden katılımcılar otör olacak, %5’in altında hasta kaydeden katılımcılar ise yayının sonunda liste olarak verilecektir. Sıralama hasta sayısına göre yapılacaktır.

Proje Sorumluları

Dr. Sukran Darcan
Dr. Samim Özen
Dr. Damla Goksen

Süre 29/03/2016 - 01/04/2017
   
Proje Adı Evaluation of Diagnosis, Treatment and Prognosis of Pediatric Cushing's Syndrome
Projenin Amacı

Cushing sendromu endojen ya da eksojen fazla miktardaki glukokortikoidlere uzun süre maruz kalınması sonucunda meydana gelir. Çocukluk ve adölesan döneminde Cushing sendromunun en önemli nedeni topikal, inhale ve oral glukokortikoidlerin suprafizyolojik dozlarda verilmesidir. Cushing hastalığı pediatrik Cushing sendromu olgularının yaklaşık %75-80’nini oluşturur. 7 yaşından büyük çocuklarda endojen Cushing sendromunun en önemli nedeni hipofizden aşırı miktarda ACTH salgılanmasına bağlı gelişen Cushing hastalığıdır. Yedi yaşından küçük çocuklarda daha çok adrenal kaynaklı Cushing sendromu (adenom, karsinom veya bilateral hiperplazi) görülür. Tek taraflı adrenal tümöre bağlı Cushing sendromu olan küçük çocukların %70’inde malignite mevcuttur. Ektopik ACTH üretimi küçük çocuklarda nadirdir. PPNAD genetik bir bozukluk olup olguların çoğu Carney kompleksi ile ilişkilidir; lentiginler ve miksomalara ek olarak çoklu endokrin bez anormallikleri ile karakterizedir. Masif makronodüler adrenal hiperplazi (MMAD) Cushing sendromuna yol açabilen nadir bir hastalıktır. Adrenal adenomlar veya bilateral makronodüler adrenal hiperplazi McCune Albright sendromunda da görülebilir.

Tanı için sabah bakılan ACTH ve kortizol seviyesi, kortizol salgısının diurnal ritmi, 24 saatlik idrarda kortizol seviyesi birinci basamak testlerdir. Şüpheli olgularda, düşük doz deksametazon supresyon testi yapılır, yeterli baskılanma olmaması halinde yüksek doz deksametazon süpresyon testiyle ektopik veya hipofizer ACTH fazlalılığı ayırıcı tanısı yapılabilir. Gerekli görülen olgularda ektopik ACTH üretiminin dışlanması için Octreotid Sintigrafisi yapılabilir. Cushing Hastalığı düşünülen olgularda, yüksek çözünürlüğe sahip magnetik rezonans (MR) ve intravenöz kontrast madde sonrası dinamik MR görüntülemeleri ile hipofiz incelenmelidir. İnferior Petrosal Sinus Örneklemesi ( IPSÖ ), tanıda güçlük çekilen olgularda, tanısal doğruluk oranını artırmak için geliştirilmiş bir yöntemdir. Özellikle adenomun çok küçük olduğu ( 5mm’den küçük) ve kranial görüntüleme teknikleriyle tanıya gidilemeyen durumlarda, ACTH bağımlı hiperkortizolizmin ayırıcı tanısında yüksek doğruluk ve düşük yalancı negatiflik oranlarıyla İPSÖ tanıya önemli katkı sağlayan bir yöntemdir.

Tedavi yöntemleri arasında ilk sırada Transsfenoidal Cerrahi gelir. Transsfenoidal cerrahiye yanıt alınamayan veya cerrahinin uygun olmadığı olgularda diğer tedavi seçenekleri olarak radyoterapi veya medikal tedavi denenebilir. Tedaviye dirençli olgularda bilateral adrenalektomi yapılması gerekebilir.

Cerrahi sonrası sabah kortizol seviyesinin 1 mcg/dl’den düşük olmasının remisyon için pozitif prediktif değeri %96’dır. Tedavi sonrası pediyatrik olgularda optimal büyüme gelişmenin, kemik mineral yoğunluğunun, puberteye giriş ve puberte aşamalarının, vücut kompozisyonunun çok dikkatle izlenmesi gereklidir.

Sonuç olarak, Endojen Cushing sendromu çocukluk çağında oldukça nadir görülüp, hem ülkemizde bu hastalığın prevelansı ve prognozu ile ilgili yeterli veri yoktur, hem de literatürde kapsamlı bir çalışma yoktur. Bu çalışmada çocukluk çağında oldukça nadir görülen endojen Cushing sendromunun tanı, tedavi ve prognozunu geniş bir olgu serisi ile analiz etmek ve literatüre katkı sağlamak amaçlanmıştır.

Gönüllülerin yaş aralığı :
1 günlük-18 yaş arası

Çalışmaya Alınma Kriterleri

1. Pediyatrik endokrinolog tarafından tanısı konmuş kız veya erkek Cushing Sendromu olguları çalışmaya dahil edilecektir.

Dışlanma Kriterleri

1. Cushing sendromu bulguları olan ancak Cushing Sendromu olduğu ispatlanamamış veya verileri yetersiz olan olgular.

Yöntem

“Evaluation of diagnosis, treatment and prognosis of Pediatric Cushing's Syndrome” başlıklı çalışmada 1 yıl süreyle hasta kabulü devam edecektir. Kesin sayı öngörülememektedir. Bir yıl içerisinde 20’den az vaka girişi saptanması durumunda 1 yıl ek süre istenecektir. Bu süre içerisinde minimum sayıya ulaşılmaz ise çalışma sonlandırılacaktır.

Her araştırmacı sadece kendi hastasını görebilecektir. Çalışmaya en az 2 hasta kaydeden katılımcılar otör olacak, 2’nin altında hasta kaydeden katılımcılar ise “Turkish Endogenous Cushing Syndrome Research Group” adı altında yayının sonunda liste olarak verilecektir. Çalışmaya kaydedilen her 2 hasta için 1 isim hakkı verilecektir. Sıralama hasta sayısına göre yapılacaktır.

Proje Sorumluları

Dr. Olcay Evliyaoğlu
Dr. Gönül Çatlı
Dr. Oya Ercan
Dr. Feride Tahmisoğlu
Dr. Bumin Dundar

Süre 15/12/2015 - 01/03/2017
   
Proje Adı Clinical and Laboratory Features of The Children and Adolescents with Hyperprolactinemia
Projenin Amacı

Ana görevi dişilerde göğüs büyümesini ve laktasyonun devamını sağlamak olan prolaktin (Prl) her iki cinste gonadlarda lüteinize hormon reseptörlerinin artmasını sağlayarak gonadal fonksiyonda önemli rol oynar. Hipotalamo-pituiter aksın bozuklukları, dopamin sentezinin bozulması, stres, Prl salgılayan adenomlar (prolaktinoma), polikistik over sendromu, primer hipotiroidi, çeşitli ilaçlar hiperprolaktinemiye neden olabilir. Hiperprolaktinemi kadınlarda hipogonadotropik hipogonadizm, gecikmiş puberte, primer veya sekonder amenore, galaktore yapabilmektedir. Erkeklerde ise gecikmiş puberte, jinekomasti, galaktore yanında makroadenomaların daha sık görülmesi nedeniyle nöro-oftalmolojik bulgular (görme sorunları, baş ağrısı) sıklıkla görülmektedir. Hiperprolaktineminin en sık sebeplerinden olan prolaktinoma hormonal aktif pituiter adenomlardır ve daha çok erişkinlerde görülür. Hiperprolaktineminin başka bir sebebi psikiyatride kullanılan dopaminerjik antagonistlere bağlı Prl seviyesinin arttığı iyatrojenik hiperprolaktinemidir. Bu etki genelde doza bağlı olup ilaç kesiminden sonra gerileme eğilimindedir. Bazen ilaç kullanımı olmadan ve kranial görüntülemede adenom bulgusu olmadan Prl artışı olabilir, bu durum idiopatik hiperprolaktinemi olarak adlandırılmıştır.

Tedavi etkene yönelik olup; iyatrojenik hiperprolaktinemide ilacın kesilmesi veya değiştirilmesi, prolaktinoma varsa dopamin agonisti ilaç veya cerrahi (makroadenomlarda), idiopatik hiperprolaktinemide dopamin agonisti ilaç verilmektedir. Dopamin agonisti olarak bromokriptin veya kabergolin tercih edilmektedir. Yapılan çalışmalarda ilaç tercihi bazen bromokriptin bazen de kabergolin lehine olmuştur. Cerrahi konusu ise tartışmalı olup makroadenom bile olsa ilk seçeneğin dopamin agonisti olması gerektiği ifade edilmiştir. Erişkinlerde yapılan çalışmalarda sadece dopamin agonistleri ile makroprolaktineminin tedavisinin mümkün olduğu belirtilmiştir. Ancak çocuk ve adolesanlarda deneyim azdır. Çocuk ve adolesanlarda hiperprolaktinemik olgularda ilaç tedavisinin etkinliği, yan etkileri, cerrahi tedavinin etkinliği ve komplikasyonlarla ilgili çalışmalarda genel olarak sınırlı sayıdaki hastaların verilerini (10-40 hasta) içerir.

Amacımız; literatürde çok merkezli retrospektif olarak yapılacak bu çalışma ile çocuk ve adolesanlarda hiperprolaktineminin sebebine yönelik dünyadaki büyük serilerden birine ulaşmak, hiperprolaktinemik olgulardaki klinik ve laboratuvar verilerin sunmak, tedaviye uyum ve tedaviye cevapları değerlendirmektir.

Gönüllülerin yaş aralığı :

1 günlük-18 yaş arası

Çalışmaya Alınma Kriterleri
  1. İki kez Prl değeri yüksek saptanan olgular (>50 ng/ml)
  2. Prl yüksekliği ile MRG’de kitle saptanan olgular
  3. Prl yüksekliği ile MRG kitle saptanmayan ancak klinik bulgu veren olgular. 
Dışlanma Kriterleri
  1. Toplam 2 veya daha az kontrole gelen ve izlemden çıkan olgular,
  2. Prl değeri <50 ng/ml arasında olan olgular,
Yöntem

“Clinical and Laboratory Features of The Children and Adolescents with Hyperprolactinemia” başlıklı çalışmada 1 yıl süreyle hasta kabulü devam edecektir. Kesin sayı öngörülememekle birlikte çalışmada toplam 200 hastaya ulaşılması hedeflenmiştir. Bu süre içerisinde 100’den az vaka girişi saptanması durumunda 1 yıl ek süre istenecektir. Bu süre içerisinde minimum sayıya ulaşılmaz ise çalışma sonlandırılacaktır.

Her araştırmacı sadece kendi hastasını görebilecektir. Çalışmadaki toplam hasta sayısının %5 veya üzeri hasta kaydeden katılımcılar otör olacak, %5 in altında hasta gönderenler ise “Turkish Hyperprolactinemic Children Research Group” adı altında yayının sonunda liste olarak verilecektir. Sıralama hasta sayısına göre yapılacaktır.

Proje Sorumluları

Dr. Ömer Tarım
Dr. Erdal Eren

Süre 07/10/2015 - 01/02/2017
   
Proje Adı Response to treatment and clinical characteristics of nonclassical congenital adrenal hyperplasia due to 21 hydroxylase deficiency
Projenin Amacı

Klasik olmayan konjenital adrenal hiperplazi (NKKAH) hafif seyirli, geç başlangıçlı konjenital adrenal hiperplazi formudur. Bu form KAH glukokortikoid ve mineralokortikoid üretiminde bozulma ile ilişkili semptom ve bulgulara yol açmaz, androjen fazlalığı bulguları temelinde tanı alır. En sık 21 hidroksilaz eksikliğine bağlı NKKAH görülür. Bu olgular asemptomatik olabilirler veya postnatal androjen fazlalığına işaret eden bulgulara sahip olabilirler.

NKKAH semptom ve bulguları erken pubik kıllanma, hızlı büyüme, uzun boy, kemik yaşı ileriliği, androjen bağımlı kıl büyümesi (hirsutizm), akne, adet düzensizliği, kadınlarda yaşamın ileri dönemlerinde erkek tipi kellik, fertilitede azalmadır. NKKAH doğal seyri tam bilinmez. Yayınlanmış çalışmaların çoğu asemptomatik hastaların verilerinden derivedir ve çalışmaların çoğu kesitsel özelliktedir.

‘Response to treatment and clinical characteristics of nonclassical congenital adrenal hyperplasia due to 21 hydroxylase deficiency ‘ başlıklı çalışmanın amacı retrospektif olarak ulusal düzeyde dosya taraması ile 21 hidroksilaz eksikliğine bağlı NKKAH’li olguların klinik semptomlarını belirlemek, bu hastalığın kemik maturasyonu ve büyüme hızı üzerine etkisini değerlendirmek, tedavi verilmeyen ve verilen olgulardaki klinik seyri karşılaştırmaktır.

Çalışmaya ACTH uyarı testinde pik 17OHP düzeyi >10 ng/ml olan veya genetik mutasyon saptanılması ile 21 hidroksilaz eksikliğine bağlı NKKAH tanısı alan olgular dahil edilecektir. Bu verilerin elde edilmesi NKKAH’li olguların nasıl izlenilmesi gerektiği konusunda yönlendirici olacaktır.

Yöntem

“Response to treatment and clinical characteristics of nonclassical congenital adrenal hyperplasia due to 21 hydroxylase deficiency” başlıklı çalışma 01/07/2015 tarihinde başlayacak ve 6 ay süreyle hasta kabulüne devam edilecektir. Çalışmadaki toplam hasta sayısının % 5 veya üzeri sayıda hasta kaydeden katılımcılar otör olacak, %5’in altında hasta kaydeden katılımcılar ise yayının sonunda liste olarak verilecektir. Sıralama hasta sayısına göre yapılacaktır.

Bilgi

Projede veri girişi ile ilgili problem yaşamanız durumunda Doç. Dr. Şenay Savaş Erdeve ile temasa geçebilirsiniz.

İletişim adresi senaysavas@yahoo.com
Proje Sorumluları

Dr. Zehra Aycan
Dr. Şenay Savaş Erdeve
Dr. Semre Çetinkaya

Süre 15/08/2015 - 15/02/2016
   
Proje Adı Clinical and Laboratory characteristics of pediatric Type 2 Diabetes cases diagnosed in Pediatric Endocrinology Centers in Turkey: A Retrospective Study
Projenin Amacı

Diyabetin en sık görülen şekli olan ve genellikle 40 yaşından sonra ortaya çıkan Tip 2 Diyabetes mellitus (DM) sıklığı dünya da giderek artmaktadır. ABD’de çocuk ve ergenlerde yapılan en kapsamlı diyabet izlem çalışması olan SEARCH for Diabetes çalışmasında 10 yas altı çocuklarda ve 10-19 yas arasındaki Hispanik olmayan beyaz çocuklarda tüm DM olgularının %90’dan fazlasını Tip 1 DM oluşturmaktadır. Azınlık etnik gruplarda 10-19 yas arasındaki çocuklarda en fazla Tip 2 DM öne çıkmıştır. Tip 2 DM prevalansı, 10-19 yaş arası Hispanik olmayan beyazlarda %6 ve Amerikan yerlisi çocuklarda %76 saptanmıştır. Tip 2 DM etyolojisinde genetik faktörler, etnik köken, coğrafi faktörler, cinsiyet, yaş, obezite, fizik aktivite, diyet, insülin direnci, intrauterin büyüme geriliği ve gestasyonel diyabet gibi birçok neden sayılmaktadır.

Ülkemizde çocukluk yaş grubunda Tip 2 DM’ye ait geniş ve kapsamlı bir veri yoktur. Bu nedenle ülkemizdeki olguların dağılımını, demografik ve klinik özelliklerini, tedavi sonuçlarına etki eden belirteçleri orta koyan geniş kapsamlı ve çok merkezli çalışmalara ihtiyaç vardır. Bu çalışma çok merkezli geniş bir seride çocukluk yaş grubunda Tip 2 DM hastaların başvuru, tanı, tedavi ve izlem özelliklerini saptamak ve prognoza etki eden faktörleri ortaya koymak için planlanmıştır. Elde edilen veriler ışığında ülkemizde Tip 2 DM çocukların tanı, tedavi ve izlemine katkı sağlanması düşünülmektedir.

Yöntem

“Clinical and Laboratory characteristics of pediatric Type 2 Diabetes cases diagnosed in Pediatric Endocrinology Centers in Turkey: A retrospective Study” başlıklı çalışma, 1 yıl süreyle devam edecektir. Kesin sayı öngörülememekle birlikte çalışmada maksimum hasta sayısına ulaşılmak hedeflenmektedir. Her araştırmacı sadece kendi hastasını görebilecektir.

Çalışmadaki toplam hasta sayısının % 5 veya üzeri sayıda hasta kaydeden katılımcılar otör olacak, %5’in altında hasta kaydeden katılımcılar ise yayının sonunda liste olarak verilecektir. Sıralama hasta sayısına göre yapılacaktır.

Proje Sorumluları

Dr. Şükrü Hatun
Dr. Peyami Cinaz
Dr. Neslihan Güngör

Süre 20/04/2015 - 01/06/2016
   
Proje Adı Testosterone/dihydrotestosterone ratio in the diagnosis of 5-alpha-reductase type 2 deficiency in different age groups
Projenin Amacı

5-alfa-redüktaz tip 2 enzim eksikliği, 2p23’de bulunan 5 ekzonlu SRD5A2 genindeki mutasyonlar sonucunda 46, XY cinsiyet gelişim bozukluğuna (CGB) neden olan ve otozomal resesif kalıtılan bir bozukluktur. Klinik bulgular, mutasyonun ağırlığı ile ilişkili olarak kız fenotipinden erkek fenotipine kadar değişkenlik göstermektedir. 5-alfa-redüktaz enzim eksikliği tanısı için kesin bir hormonal eşik değer yoktur. Enzim aktivitesinin etkilenme derecesine göre laboratuvar bulgular değişkenlik göstermektedir. Laboratuvar tetkikler arasında tanıyı destekleyici en önemli parametreler bazal ve hCG ile uyarılmış T/DHT oranlarıdır.  Bazal hormonal değerler yalnızca mini-pubertenin gözlendiği süt çocukluğu ve puberte dönemlerinde ön tanı sağlarken, prepubertal dönemde tanısal amaçlı insan koryonik gonadotropin (hCG) uyarı testi yapılmalıdır. Bunun yanı sıra, mini puberte ve pubertede bazı durumlarda bazal değerlerin yeterli olmayabileceği ve hCG testi yapılması gerektiği de bildirilmektedir. 5-alfa-redüktaz enzim eksikliği tanısında belirlenmiş olan T/DHT eşikleri küçük vaka serilerinin (en fazla 34 hastadan oluşan seri) sonuçları ile belirlenmiş eşiklerdir.

 Bu çalışmada (i) literatürde bulunan olgu serilerinin içerdiğinden daha fazla sayıda genetik tanılı 5-alfa-redüktaz tip 2 eksikliği olgusunda bazal ve hCG ile uyarılmış T/DHT oranlarının dosya kayıtlarının geriye dönük olarak incelenmesi ile elde edilmesi ve 5-alfa-redüktaz tip 2 eksikliği tanısı için güvenilir eşik değerlerin belirlenmesi, (ii) klinik başvuru özelliklerinin tanımlanması ve (iii) genotip-fenotip özelliklerinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır.

Gönüllülerin yaş aralığı :

1 günlük-18 yaş arası

Çalışmaya Alınma Kriterleri

1. 46, XY karyotipinde ve 5-alfa-redüktaz tip 2 geninde mutasyon gösterilmiş

2. Bazal veya uyarılmış testosterone ve dihidrotestosteron sonuçları olan tüm olgular çalışmaya alınacaktır

Dışlanma Kriterleri

1. Mutasyonu olup veri kayıt formları eksik olan olgular alınmayacaktır.

2. Mutasyon sonucu olmayan, laboratuvar bulgularına dayanılarak 5-alfa-redüktaz düşünülen olgular çalışmaya alınmayacaktır.

Yöntem

Testosterone/dihydrotestosterone ratio in the diagnosis of 5-alpha-reductase type 2 deficiency in different  age groups” başlıklı çalışmada 1 yıl süreyle hasta kabulü devam edecektir. Kesin sayı öngörülememekle birlikte çalışmada toplam 50 hastaya ulaşılması hedeflenmiştir. Bu süre içerisinde 20’den az vaka girişi saptanması durumunda 1 yıl ek süre istenecektir. Bu süre içerisinde minimum sayıya ulaşılmaz ise çalışma sonlandırılacaktır. 

Her araştırmacı sadece kendi hastasını görebilecektir. Çalışmadaki toplam hasta sayısının % 5 veya üzeri hasta kaydeden katılımcılar otör olacak, %5 in altında hasta gönderenler ise “Turkish 5-Alpha-Reductase Deficiency Research Group” adı altında yayının sonunda liste olarak verilecektir. Sıralama hasta sayısına göre yapılacaktır.

Proje Sorumluları

Dr. Şükran Darcan
Dr. Merih Berberoğlu
Dr. Gönül Çatlı
Dr. Ayhan Abacı

Süre 23/04/2015 - 18/06/2016
   
Proje Adı First year growth response in Turner syndrome on Growth Hormone treatment and evaluation of final height and predictive factors
Projenin Amacı

Turner sendromu 2500 canlı kız doğumda bir görülen sendromdur. Boy kısalığı, Turner sendromlu hastaların en sık görülen bulgusudur. Hastaların ebeveyn boylarına ve karyotipine bağlı olarak değişik derecede boy kısalığı görülür. Bu çocuklarda boy uzaması, hayatın değişik evrelerinde değişen derecelerde etkilenebilir. Bu hastalarda intrauterin büyüme geriliği ile birlikte sütçocuğu ve çocukluk yaş grubunda büyüme yavaşlaması söz konusudur. Pubertal yaşlarda da mevcut gonadal yetmezlikten dolayı pubertal büyüme yeterli değildir. Tedavi edilmeyen Turner sendromlu kadınların, boy uzunluğunun normal populasyondan 18-20 cm kadar kısa olduğu gösterilmiştir.

Turner sendromunda tanı genellikle geç yaşlarda konmakta ve final boyları kısa kalmaktadır. Bu olgulara büyüme hormonu verilmesi çocuk ve ergenlerde büyümeyi arttırarak final boya önemli katkıları bulunmaktadır. Tedaviye başlangıç yaşı, tedavinin dozu ve süresi, tedavi başlangıcındaki boy ve hedef boy uzunluğu önemlidir. Turner sendromu olgularda tedavi için en uygun başlangıç yaşı hakkında uzlaşı yoktur. Final boya katkının daha fazla olması için tedavisinin küçük yaşlarda başlanılması önerilmektedir.

Türk toplumunda Turner sendromlu hastalarda büyüme hormonu tedavisi esnasında ilk yıl büyüme yanıtı ile final boya ulaşan Turner sendromlu hastalarda final boyu etkileyen faktörlerin değerlendirilmesi için bu çalışma planlanmıştır. Böylelikle Turner sendromlu hastalarda final boyu etkileyen faktörler ortaya konarak, hastaların tedavi ve izlemleri hakkında literatüre katkıda bulunacaktır. Ayrıca bu faktörler göz önüne alınarak Turner sendromunda boy prognozunu artırmak için bireyselleştirilmiş tedavi uygulanabilecektir.

Yöntem

“First year growth response in Turner syndrome on Growth Hormone treatment and evaluation of final height and predictive factors” başlıklı çalışma, 1 yıl süreyle devam edecektir.

Hem önceki çalışmamızdaki Turner sendromlu hastalar hem de çalışmaya dahil edilmek istenen yeni hastalar çalışmaya kabul edilecektir. Önceki çalışmamızdaki Turner sendromlu olgularımızın gerekli verileri sisteme yüklenmiştir. Bu hasta verilerinde istenen değişiklikler yapılabilir.

Kesin sayı öngörülememekle birlikte çalışmada maksimum hasta sayısına ulaşılmak hedeflenmektedir. Her araştırmacı sadece kendi hastasını görebilecektir.

Çalışmaya olgu veren merkezlerden 10 olguya 1 isim, 20 olguya 2 isim, 30 olguya 3 isim, 40 ve üzeri olgu verenlere 4 isim hakkı verilecektir. Ancak toplam olgu sayısı tahmin edilemediğinden, olgu sayısına göre ileri düzenleme yapılabilir. Sıralama hasta sayısına göre yapılacaktır. 

Proje Sorumluları

Dr. Feyza Darendeliler
Dr. Ayhan Abacı
Dr. Abdullah Bereket

Süre 01/02/2015 - 10/07/2016
   
Proje Adı The phenotypic and genetypic features of the patients with Pseudohypoparathyroidism
Projenin Amacı

Gsα alt birimini kodlayan GNAS geninin genetik veya epigenetik bozuklukları ve c-AMP metabolizmasını etkileyen durumlar PTH direncine neden olur.  Ekstra-renal tutulum veya diğer hormon dirençleri farklı oranlarda görülmektedir. İmprinting nedeni ile sadece anneden kalıtılan mutasyonlarda hormon direnci görülürken, babadan kalıtılan GNAS mutasyonları izole Albright’ın Herediter Osteodistrofisine (AHO) neden olmaktadır. Öte yandan, PHP Ib’ye neden olan delesyonlarda eğer mutasyon babadan kalıtılır ise herhangi bir  fenotip oluşturmamaktadır. Hastalığın nadir görülmesi, şimdiye kadar moleküler analizlerin sadece belli merkezlerde çalışılıyor olması, hastalarda klinik heterojenitenin tam  anlaşılamamasına neden olmuştur. Bu nedenle farklı genetik formlardaki hastaların klinik özelliklerinin incelenmesi önem arz etmektedir. Son dönemde babadan geçen GNAS mutasyonlarının da hormon direncine sebep olabildiği gibi, PHP-Ib’de de AHO fenotipi görülebileceği rapor edilmiştir. Ayrıca, farklı GNAS DMR’larındaki epigenetik bozuklukların izole metakarp kısalığına sebep olabildiği de gösterilmiştir. Bu çalışma ile genetik-fenotip korelasyonu araştırılması ve klinik heterojenitenin sebeplerinin bulunması amaçlanmıştır.

          Çalışmaya dahil edilecek hasta grupları:

               PHP-Ia

               PHP-Ib

               PHP-Ic

               PHP-II

              Akrodisostoziz

              Psödopsödohipoparatiroidi

              Subkutan osifikasyon-Progresif Osseos Heteroplazi

              Izole metakarp kısalığı-Turner dışlanmış, karyotipi normal hastalar

Yöntem

“The clinic and genetic characteristic of pseudohypoparathyroidism” başlıklı çalışmada 1 yıl süreyle hasta kabulü devam edecektir. Çalışmaya genetik veya klinik olarak tanı almış hastalar dahil edilecektir. Moleküler çalışması henüz yapılmamış olan hastalar için takip eden merkezin isteği dahilinde moleküler çalışma için organizasyon yapılabilecektir. Yurt dışı merkezlere moleküler çalışma için örnek gönderilmiş ancak sonuçlandırılamamış hastalar için, yine takip eden merkezin isteği ile moleküler çalışma yapan merkezler ile irtibata geçilebilecektir. Çalışmayı planlayan Dr Serap Turan’ın Euro-PHP grubunun bir üyesi olması nedeni ile Avrupa’da PHP çalışan merkezler ile irtibat halindedir ve bu konuda iletişim sağlayabilecektir.

Kesin sayı öngörülememekle birlikte çalışmada toplam, en az 50 hastaya ulaşılması hedeflenmiştir. Her araştırmacı sadece kendi hastasını görebilecektir. Çalışmadaki toplam hasta sayısının % 5 veya üzeri hasta kaydeden katılımcılar otör olacak, %5 in altında hasta gönderenler ise “Turkish Pseudohypoparathyroidism Research Group” adı altında yayının sonunda liste olarak verilecektir. Sıralama hasta sayısına göre yapılacaktır.

Proje Sorumluları

Dr. Zeynep Atay
Dr. Serap Turan
Dr. Saygın Abalı
Dr. Abdullah Bereket

Süre 15/02/2015 - 01/04/2016
   
Proje Adı The Diagnostic, Treatment and Follow-Up Features of Childhood Thyroid Malignancy
Projenin Amacı

Palpasyonla saptanabilen troid nodülü 11-18 yaş arası çocuklarda %1.8 oranında görülmesine rağmen, bu nodüllerin malign çıkma oranı %1’den daha azdır. Tiroid kanser insidansı yılda %1.1 arttığı vurgulanmaktadır. Tiroid kanserleri için en sık papiller tip görülmekle birlikte, folliküler, medüller ve diğer nadir alt tipler görülebilir. Hastalar genellikle asemptomatik nodül ile başvurabildiği gibi ses kısıklığı, disfaji yanı sıra nodülde hızlı büyüme, fikse kitle, servikal lenfadenopati saptanabilir. Bu hastaları değerlendirirken tiroid fonksiyon testleri, tiroid sintigrafisi, boyun ultrasonografisi, tiroid ince iğne aspirasyon biyopsisi ve genetik testler (PTEN mutasyonu, RET protoonkogeni, FNA sitoloji) tanıda yardımcıdır.

Çocuklarda papiller tiroid kanserleri multifokal oldukları için total veya totale yakın tiroidektomi ardından radyoaktif iyot tedavisi uygulanmaktadır. Meduller tiroid kanserinde total tiroidektomi uygulanmakla birlikte eğer RET onkogen pozitifliği söz konusu ise profilaktik olarak da tiroidektomi yapılabilir.
Prognostik kriterler olarak yaş, cinsiyet, boyun bölgesine radyasyon alıp almama, tümör çapı, ailesel özellik, lenf nod metastazı, patoloji tipi, çevreye invazyon, uzak metastaz, cerrahi tipi önem arz etmektedir. Tiroid kanserleri yetişkinlere kıyasla daha agresif seyrederler ve sıklıkla tanı anında metaztaz söz konusudur.

Ülkemiz için çocukluk yaş grubunda tiroid kanserlerine ait geniş ve kapsamlı bir veri yoktur. Literatürde ülkemizden sadece 3-4 merkezin kendi verilerini sunduğu çalışmalar mevcuttur. Bu nedenlerden dolayı ülkemizde hastalığın sıklığını, dağılımını, demografik ve klinik özelliklerini, tedavi sonuçlarını, prognoza etki eden belirteçleri orta koyan geniş kapsamlı ve çok merkezli çalışmalara ihtiyaç vardır.

Çok merkezli geniş bir seride çocukluk yaş grubunda tiroid kanserli hastaların özelliklerini tespit etmek ve prognoza etki eden faktörleri ortaya koymak için bu çalışma planlanmıştır. Çalışmada elde edilen veriler ışığında tiroid kanserli çocukların tedavi ve izlemine katkı sağlanacaktır. Çalışmaya, 0-18 yaş arası tiroid kanser tanısı alan hastaları izleyen Pediatrik Endokrinoloji Bilim Dalları (Pediatrik Onkoloji Bilim Dalı ve Nükleer Tıp Anabilim Dalları ile işbirliği çerçevesinde) davet edilecektir.

Yöntem

"The diagnostic, treatment and follow-up features of childhood thyroid malignancy” başlıklı çalışmada 6 ay süreyle hasta kabulü devam edecektir. Kesin sayı öngörülememekle birlikte çalışmada minimum toplam 200 hastaya ulaşılması hedeflenmiştir. Her araştırmacı sadece kendi hastasını görebilecektir. Çalışmadaki toplam hasta sayısının %5 veya üzeri hasta kaydeden katılımcılar çalışma makalesinde yazarlar içinde yer alacak, %5 in altında hasta gönderenler ise yayının sonunda liste olarak verilecektir. İsim sıralaması hasta sayısına göre yapılacaktır.

Proje Sorumluları

Dr. Peyami Cinaz
Dr. Aysun Bideci

Süre 15/06/2014 - 19/06/2015
   
Proje Adı Retrospective Analysis of Pediatric Cases with Vitamin D Intoxication regarding Clinical and Laboratory Findings
Projenin Amacı D vitamini bağırsaktan kalsiyum ve fosfor emilimini sağlanması, renal kalsiyum reabsorpsiyonu ve kemik mineralizasyonunda aldığı görevlerin dışında immün sistemin düzenlenmesi gibi endokrin dışı etkilerde de bulunan bir vitamindir. Eksikliği sonucunda büyüme geriliği, kemik deformiteleri, hipokalsemi ve rikets tablosu meydana gelir. Bu durumun önlenmesi amacıyla ülkemizde profilaktik olarak 1 yaşına kadar günde 400 ünite D vitamini desteği yapılmaktadır.
 
Diğer yandan, D vitamini eksikliği ya da rikets düşünülerek ya da süt çocukluğu döneminde diş çıkması veya boy uzaması amacıyla aileler tarafından yüksek doz D vitamini kullanılması sonucunda hiperkalsemi ile ilişkili ciddi gastrointestinal, renal, merkezi sinir sistemi ve kardiyovasküler sonuçlar doğurabilen D vitamini entoksikasyonu kliniği meydana gelebilmektedir. D vitamini kan düzeyi 150 ng/mL’nin üzerinde iken gözlenen entoksikasyon kliniği ve tedavisi konusunda literatürde görece küçük hasta gruplarından oluşan az sayıda araştırma bulunmaktadır.

Bu çalışma ile çocukluk yaş grubunda D vitamini entoksikasyonuna ait klinik özelliklerin ve tedavi sonuçlarının geniş bir vaka serisi ile ulusal çapta ortaya konması amaçlanmıştır.
Yöntem

Bu çalışmaya ülkemiz Çocuk Endokrinoloji merkezlerinde hiperkalsemi nedeniyle değerlendirilen ve D vitamini entoksikasyonu tespit edilen 18 yaşından küçük hastaların dosya verilerinin dahil edilmesi planlanmıştır.

Bu hastalarda klinik bulgular, laboratuvar değerleri ve uygulanan farklı tedavilerin sonuçları değerlendirilecektir.

Yardımcı araştırmacıların isimleri, merkezlerinden gönderilen vakaların toplam olgu sayısının yüzdesine göre sıralanacaktır.

Proje Sorumluları

Dr. Korcan Demir
Dr. Behzat Özkan

Süre 13/04/2014 - 01/01/2015
   
Proje Adı Evaluation of Chronic Complications in Children with Turner Syndrome
Projenin Amacı

Turner sendromu, dünyada 2500 yenidoğan kızda bir görülen cinsiyet kromozom bozukluğudur. Turner sendromu olguların yaklaşık yarısı 45,X karyotipinde olmakla birlikte farklı karyotiplerle de karşılaşılabilmektedir. Söz konusu kromozomal patolojiler, hastalarda fenotipik özellikleri ve komplikasyonları da etkileyebilmektedir.

Turner sendromlu hastalarda başta kardiyak, renal, ortopedik, odyolojik ve endokrinolojik patolojiler olmak üzere multisistem etkilenmesi söz konusudur. Ancak toplumumuzda bu patolojilerin varlığını, sıklığını ve ortalama başlangıç yaşı hakkında veriler mevcut değildir.

Evaluation of Chronic Complications of Children with Turner Syndrome” çalışma ile toplumumuzda bu patolojilerin sıklığı ve başlangıç yaşı saptamak amaçlanmıştır. Bu çalışmanın Turner sendromlu hastalarda oluşacak komplikasyonlarının erken tanı ve tedavisine katkı yapacağı beklenmektedir.

Yöntem

Evaluation of Chronic Complications in Children with Turner Syndrome” başlıklı çalışma 20/08/2013 tarihinde başlayacak ve 6 ay süreyle hasta kabulü devam edecektir.

Çalışmada toplam 200 hastaya ulaşılması hedeflenmiştir. Her araştırmacı sadece kendi hastasını görebilecektir. Çalışmada, her 10 olgu için katılan merkezden bir katılımcının ismi yayına eklenir.

Proje Sorumluları

Dr. Feyza Darendeliler

Süre 26/08/2013 - 18/01/2014
   
Proje Adı The evaluation of growth characteristics and response to Growth hormone therapy in patients with Noonan Syndrome
Projenin Amacı

 Noonan Sendromu tipik yüz görünümü, boy kısalığı, konjenital kalp defektleri, göğüs deformitesi, inmemiş testis gibi bulgularla karakterize sık görülen bir bozukluktur. Kız ve erkekler eşit olarak etkilenmekte ve sıklığı 1/1000 ile 1/2500 arasında değişmektedir. Otozomal dominant geçişli bu hastalıkta fenotip hafiften ağıra çok değişken olabilmektedir. NS’ da büyüme ile ilgili sorular halen sürmektedir: “NS’da büyüme geriliğinin nedeni tam netleşmemiş, büyüme hormonu tedavisinin etkinlik ve güvenilirliği ile ilgili sorular halen devam etmekte, öngörü modelleri henüz pratik değil; “Hedef boy” ailelerde de etkilenim olabileceğinden yardımcı değildir. Final boy çalışmaları az ve bazılarında son izlenen yaş yetersiz, sonuçlar değişkendir.”

Ulusal düzeyde, NS olguların büyüme özellikleri ve BH tedavisine yanıtları hakkında bir veri bulunmamaktadır. The evaluation of growth characteristics and response to Growth hormone therapy in patients with Noonan” başlıklı bu çalışmada Noonan sendromu tanısı almış olan olguların retrospektif olarak büyüme özellikleri, BH tedavisine yanıtları ile ilgili verilerinin toplanması amaçlanmıştır. Bu çalışma daha sonra BH tedavisi ile ilgili ileriye yönelik olarak yapılması planlanacak çalışmalar için bir temel teşkil edecektir.

Yöntem

Evaluation of growth characteristics and response to Growth hormone therapy in patients with Noonan syndromebaşlıklı çalışma 20/05/2014 tarihinde başlayacak ve 6 ay süreyle hasta kabulü devam edecektir

Olguların genetik olarak kesin tanısı konulmuş ya da klinik olarak ‘van der Burgt’ tanı kriterlerine uyumlu olması esastır. Kız olgularda karyotip 46,XX olarak belirlenmiş olmalıdır. Çalışmada en az 100 hastaya ulaşılması hedeflenmiştir. Her araştırmacı sadece kendi hastasını görebilecektir. Çalışmada, her 10 olgu için katılan merkezden bir katılımcının ismi yayına eklenir.

Proje Sorumluları

Dr. Zeynep Şıklar
Dr. Merih Berberoğlu

Süre 15/05/2014 - 15/05/2015
   
Proje Adı The Evaluation of Growth and Factors Affecting Growth in Children with Growth Hormone Deficiency Who were Diagnosed and Started Growth Hormone Therapy under One Year of Age
Projenin Amacı

Büyüme hormonu eksikliği (BHE) doğumsal ve edinsel olabilir, ayrıca diğer ön hipofiz hormon eksiklikleri ile birlikte (hipopituitarizm/panhipopituitarizm) veya izole olabilir. BHE bağlı boy kısalığının insidansı, yaklaşık 10.000’de bir ile 4.000’de bir olarak tahmin edilmekte iken, neonatal veya doğumsal hipopituitarizmin sıklığı 100.000’de bir olarak bildirilmektedir.

Doğumsal izole ağır BHE’de, doğum sonrası ilk bir ayda büyüme yetersizliği ve hipoglisemi varlığı önemli ipuçlarıdır. Doğumsal diğer ön hipofiz hormon eksiklikleri ile birlikte olan BHE’de; makat geliş, perinatal asfiksi, mikropenis, iki taraflı inmemiş testis, neonatal hipoglisemi ve uzamış sarılık görülebilir. Büyüme hormonu eksikliği ACTH eksikliği ile birlikte ise, hipoglisemi daha ağır olabilir. Büyüme hormonu eksikliği gonadotropin eksikliği ile birlikte ise, mikropenis, kriptorşidizm ve skrotal hipoplazi görülebilir. Büyüme hormonu eksikliği TSH eksikliği ile birlikte ise, büyümedeki gerilik daha da belirgindir, beraberinde hipotonisite eşlik edebilir.

Bu çalışmada bir yaş altında BHE tanısı alan bebeklerde; klinikler arası tanı kriteri farklılıklarına göre BH tedavisine alınan büyüme yanıtlarını değerlendirmek, bir yaş altındaki büyüme hormonunun salınımının fizyolojik olarak değişken olmasına bağlı olarak en etkili büyüme hormonu tedavi dozunu  tesbit etmek, eşlik eden ön hipofizer hormon eksikliklerine gore büyüme yanıtının değişkenliğini ve bunu etkileyen faktörleri değerlendirmek, büyüme yanıtına minipubertenin etkisini yorumlamak amaçlanmıştır.

Yöntem

Bu çalışmaya Çocuk Endokrin Klinikleri’nde izlenen, bir yaş altı, izole veya diğer ön hipofiz hormon eksiklikleri ile birlikte BHE tanısı alan ve BH tedavisi başlanan bebekler çalışmaya alınacaktır. Çalışmaya katılmak için, merkezlerdeki klinik sorumlularının onayı alınmalıdır.

Olguların yaş, cins, doğum özellikleri, postnatal sarılık varlığı,  mikropenis varlığı-fark edilme zamanı, inmemiş testis varlığı-fark edilme zamanı, koletaz varlığı-fark edilme zamanı, kraniofasial anomali (yarık damak-dudak) varlığı-fark edilme zamanı, vücut ağırlığı, boy, baş çevresi, penis boyu, ACTH, kortizol, prolaktin, BH, IGF 1, IGFBP3, FSH, LH, E2/Testosteron, KY (varsa), hipoglisemiye BH yanıtı, hipoglisemiye  kortizol yanıtı, hipoglisemiye insülin yanıtı, hipofiz MR sonuçları, oftalmolojik muayene (septo-optik displazi varsa) sonuçları, BH eksikliği tanı zamanı (tarih olarak), BH başlama zamanı, BH dozu, BH preparatı, BHE tanısı ile tedavi başlama arasındaki zaman, gecikme nedeni, eksik olan ön ve arka hipofiz hormonları ve bu çıkma zamanı ile minipuberte sonlanma zamanı geriye dönük olarak hasta dosya bilgileri üzerinden değerlendirilecektir.

Proje Sorumluları

Dr. Semra Çetinkaya
Dr. Feyza Darendeliler

Süre 14/04/2015 - 21/05/2015
   
Proje Adı TÜBİTAK 109S455: “İNSANDA PÜBERTE SÜRECİNDE ROL ALAN YENİ GENLERİN BELİRLENMESİ VE FONKSİYONEL ANALİZLERİ”
Projenin Amacı Püberte sürecinde rol alan yeni bir genin tanımlanması
Çalışmaya Alınma Kriterleri 1. Takvim yaşı erkeklerde ≥14, kızlarda ≥13
2. Ailede birden çok hasta kişi
3. Kızlarda meme evre 1, erkeklerde testis hacmi ≤4 ml
4. Kemik yaşı ≥11.5
5. Prepubertal testosteron/estradiol, LH, FSH
Dışlanma Kriterleri 1.Anosmi
2.Hipotalamo-hipofizer bölgeyi etkileyen anatomik lezyonlar
3.Multiple hipofizer hormon eksikliği
-aşırı zayıflık (malnütrisyon, anoreksi, aşırı eksersiz),
-kronik hastalık (üremi, karaciğer yetmezliği, kötü kontrollü diyabetes mellitus),
-radyoterapi gibi durumlar
Yöntem 1. Çekirdek ailedeki herbir bireyden (anne, baba, hasta ve sağlıklı kardeşler) 1 mor başlıklı tüp (EDTA’lı tüp) tam kan oda ısısında herhangi bir kargo şirketiyle gönderilmesi
2. DENEK BİLGİLENDİRME VE ONAM FORMU’nun gönderilmesi
3. IHH HASTA BİLGİ FORMU’nun gönderilmesi
Proje Sorumlusu Prof.Dr. A. Kemal Topaloğlu
Adres Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatri Anabilim Dalı
İrtibat ve Ayrıntılı Bilgi İçin E-mail: ktopaloglu@cu.edu.tr
 
Telefon: 0533 4387345
Formlar 18 yaş altı onam formu 18 yaş üstü onam formu Bilgi Formu
   
Proje Adı BH tedavisi alan farklı hasta gruplarında tedaviye yanıt ve BH reseptörü izoformları arasındaki ilişki
Projenin Amacı Normal dozda BH tedavisi alan BH eksikliği olan olgular ve daha yüksek dozlarda BH tedavisi alan SGA, IBK ve Turner sendromu olan çocuklarda BH tedavisine yanıtın d3-BHR ile ilişkisinin araştırılması.
Çalışmaya Alınma Kriterleri Tanımlanan vaka gruplarında en az 1 yıl tedavisi tamamlanmış olanlar
Dışlanma Kriterleri Düzensiz BH kullanımı
Önerilen dozların kullanılmaması
Başlangıç ve 1.yıl boy ölçümleri olmayanlar
BH eksikliğine neden olabilecek organik nedenler (beyin tümörü gibi)
SGA ve kısa boya neden olabilecek sendrom vb ek tanıları olan hastalar
Yöntem DNA izolasyonu için EDTA'lı 10 ml venöz kan (çocuk, anne, baba ve varsa kardeş (etkilenmiş ve etkilenmemiş)
Transport:
EDTA'lı kan 2 hafta içinde kuru buz ile
EDTA'lı kan gönderilinceye kadar buzdolabında +4 ve +8 derece arasında saklanmalı
DNA (izole edildikten sonra) odada ısısında gönderilebilir
Formların yollanması
Proje Sorumlusu Prof. Dr. Feyza Darendeliler, Doç. Dr. Firdevs Baş
Adres İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Pediatri Anabilim Dalı
İrtibat ve Ayrıntılı feyzad@istanbul.edu.tr
Bilgi İçin  
Süre  
   
Proje Adı Çoklu hipofiz hormon eksikliğinde (ÇHHE) PIT-1,PROP1,LHX3 ve HESX1 moleküler analizi
Projenin Amacı Türkiye'de ÇHHE olan vakalarda farklı mutasyonların saptanması
Çalışmaya Alınma Kriterleri ÇHHE olan vakalar
Dışlanma Kriterleri Organik nedenli ÇHHE'li olgular
Yöntem DNA izolasyonu için EDTA'lı 10 ml venöz kan (çocuk, anne, baba ve varsa kardeş (etkilenmiş ve etkilenmemiş)
Transport:
EDTA'lı kan 2 hafta içinde kuru buz ile
EDTA'lı kan gönderilinceye kadar buzdolabında +4 ve +8 derece arasında saklanmalı
DNA (izole edildikten sonra) odada ısısında gönderilebilir
Formların yollanması
Proje Sorumlusu Prof. Dr. Feyza Darendeliler, Doç. Dr. Firdevs Baş , Dr. Sema Kabataş Eryılmaz, Prof. Dr. Rüveyde Bundak
Adres İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Pediatri Anabilim Dalı
İrtibat ve Ayrıntılı feyzad@istanbul.edu.tr
Bilgi İçin  
Süre Aralık 2008 bitiş