ÇOCUK ENDOKRİNOLOJİSİ VE DİYABET DERNEĞİ

Çocuk Ve Adolesanlarda Obezitede Yaşam Tarzı Değişikliği

Prof. Dr. Merih Berberoğlu

Güncellenme Tarihi: 18-10-2017

Kalori ihtiyacı büyüme sürecinde olan yaş gruplarında çok kısılmadan yapılması gerekli olduğundan, sıkı diyet programlarından kaçınılarak beslenmenin düzenlenmesi ve her ekonomik düzeyden çocuğun uygulayabileceği, aldığı kaloriyi harcayabileceği yaşam içinde uygulanabilir olan bir program oluşturmak esastır.

Beslenmenin Düzenlenmesi

Çağımızın koşullarında erişkinlerde olduğu gibi çocuklarda da gece uykuya yatma zamanı, gecikebilmektedir. Okul kadar dershanelerin eğitimin bir parçası olması ile günlük aktivitenin azalmasının yanında, uzun açlık dönemlerinin ortaya çıkması ile beslenme ağırlıklı olarak akşam ve gece saatlerine kaymaktadır. Bunun sonucu uykusunu iyi alamayan çocuk ve gençler gece atıştırmaları ile de zaten tok kalktıklarında günün en önemli öğünü olan kahvaltıyı atlamaktadırlar. Beslenmenin düzenlenmesinde en önemli noktalarda biri öğün atlanmamasıdır. Bu öğünlerin içinde en önemli Kral/kraliçe öğün, sabah kahvaltısıdır. Çocuğun tercihlerine göre özel bir durumu yoksa istediği kahvaltıyı yapmasına izin verilebilir. Reçel tereyağı gibi normalde çok tüketilmesi istenmeyen nispeten daha kalorili besinler tüketilecek ise kahvaltıda tüketilmelidir. Şişman çocuklarda bir miktar kalori de azaltılması gerektiğinden kısıtlama öğün miktarlarında olmalı aynı çeşitlerin tekrarından oluşan diyet programlarına bırakın erişkinlerin dayanmadığını, çocukların hiç dayanmayacağı ortadadır. Bu neden ile beslenme düzenlenirken bıkkınlık oluşturmayacak programlar çocuklara sunulmalıdır. Meyva sağlıklı bir besindir. Ancak kendisi tüketilmelidir. Büyük miktarda sıkılmış meyva suları çok hızlı kan şekeri yükselterek fazla insulin salgılanmasına yol açar. Yaşa göre günde 3-4 meyva tüketilebilir ancak günün değişik zamanlarında birer birer tüketilmelidir. En çok yapılan hata akşamları fazla meyva tüketimi ve sabah büyük miktarda meyva suyu tüketimleridir.

Öğlen yemeği ise günün prens/prenses yemeğidir. Hafta içi günlerde kral/kraliçe yemekte olabilir. Kilosu fazla olan çocuklarda öğün miktarını azaltmanın yollarından biri tabak boyutlarını küçültmektir. Böylece göze öğün az gözükmemiş olur. Mide çok esnek bir organ olduğunda çok çabuk genişler ve doygunluk bilgisi iştah merkezine büyük miktar besinle yollanır. Büyüdüğü gibi miktar azaltıldığında küçülebilen de bir organdır. Yine standart bir besin tablosu sunmak yerine çocuğa yememesi gerekenler liste olarak verilmeli onun dışında evdeki besinlerden oluşan öğün çeşidini istediği gibi seçebilme serbestliği verilmeli ki yine bıkkınlık oluşturulmasın. Aslında yasaklar özel bir hastalık durumu (diyabet, kolesterol yüksekliği vs) olmadığı koşullarda oldukça sınırlıdır. Gazlı içeceklerin tümü, şekerli meyve suları, cips, kraker, bisküvi benzeri paketli yiyecekler, şekerleme ve gofretler, kakaolu sütler beslenmeden çıkarılmalıdır. Bunlara ulaşılması kısıtlanmalı ve erken çocukluk dönemlerinde bunlarla çocukları hiç tanıştırmamak gereklidir. Ailelerin bu besinleri ödül olarak kullanmaması gerekir. Çocukla oyun oynamak ve gezmeye park götürmek ödül olmalıdır. Yasakların cazip olmasından dolayı da bunlar yasak olarak tanımlanmamalı erişimlerini zorlaştırma yolu seçilmelidir.
Beyaz undan yapılmış rafine karbonhidrat ürünler ancak özel günlerde az miktarda tüketilmelidir.

Akşam yemeği ise vatandaş öğünüdür. Aile alışkanlıklarımızın tam tersi , yine özel günler dışında kral/ kraliçe öğün olmamalıdır.Mümkün ise akşam saat 1900’ dan önce yenmelidir. Akşam saatleri fazla insulin salgılatılmamasına özen gösterilmelidir. Yüksek glisemik indeksli beslenme yüksek insulin salgısına bu da çabuk acıkmaya neden olmaktadır. Bu anlamda riskli yiyecekler şekerli ürünlerin tümü, patates, pirinç pilavı beyaz undan üretile hamur işleri örnek olarak verilebilir. Bir çocuğun beslenmesinde % 55 karbonhidrat olmalı ama karbonhidratlar kompleks olmalı ve kan şekerini yavaş yükseltmelidir. Böylece geceleri salgılanmaması gereken insulin salgılanmaz kişi acıkarak sabah kalkarak güzel bir kahvaltı edebilir. Geceler uyumak, gündüzler beslenmek için zamanlardır.
Azar azar sık sık beslenme, diğer beslenmenin ana prensip noktasıdır. Bu amaçla yemişler kuru ve yaş meyvalar kullanılabilir. Her zaman ulaşılabilmesi için bir torbaya gün içinde lazım olacak miktarda ceviz, fındık, badem, kuru kayısı, beyaz leblebi konur. Ancak çocuğun yaş grubu da dikkate alınmalıdır. Küçük taneli  yiyecekler 4-5 yaştan önce verilmemelidir. Fıstık, ceviz alerjileri açısından da her çocuğa özgü önerilerde bulunulmalıdır. Hurma, kuru üzüm, yaban mersini gibi ürünler tatlı taleplerini karşılayabilir.  Öğün aralarında 2 ceviz, 5 fındık gibi miktarlarda, 2 saat de bir atıştırma yapılır. Bu atıştırmanın iki  yararı vardır. Birincisi metabolizmayı hızlandırmak ikincisi de öğün aralarının çok uzun olmasına yol açabilen okul ve kurs  zamanlarında çok acıkarak sofraya oturulmasını önlemek. İstenilen boy kilo oranına ulaşıldıktan sonra çocuk büyüdükçe ara atıştırmalarına ihtiyaç kalmayabilir ve çocuk acıkırsa sağlıklı atıştırmalar yenebilir.

Şişman çocukların hepsinin farklı hatalı besin tüketimleri vardır. Kimisi cips ve kolayı fazla tüketirken bir başkası gofreti fazla yer. Bazı çocukların ise atıştırması yok ancak öğün porsiyonları fazladır. Ya da ekmeği fazla tüketmektedir. Bu hataları düzeltmek altta yatan bir bozukluk yoksa sorunu çözmeye yeter. Rafine karbonhidrat, kalori azaltılacak ise miktarı azaltılması gereken ilk tercih edilmesi gereken besin türüdür. Örnek verecek olursak kekler poğaçalar evde sürekli pişmemelidir. Makarna börek pilav her öğünde sofrada olmamalıdır. Salatalar da zeytinyağı sınırlı değildir aksine tokluk oluşturması açısında mutlaka konmalıdır. Fastfood ismi verilen hızlı tüketilen yiyeceklerin de sağlıklı olanları (kızartma yağı ile hazırlanmayanları) ancak zorunlu koşullarda yenmelidir. Dışarıda yenen hızlı yiyecekler açısından sağlıklı sandviçler ve tost uygun olabilir.Öğlen ve sabah öğünü ev dışında yenecek ise evde hazırlanan yiyeceklerin çocuğun yanına verilmesi tercih edilmelidir.. Böyle bir beslenme düzeni kiloyu sabit tutma ve/veya kilo verme ve platolar ile hızlı olmadan bir yıl içinde boya göre tartıda düzelme sağlanır. Plato dönemlerinde bunun normal olduğu hasta tarafından bilinmeli ve moral bozulmamalıdır. Hızlı kilo vermeler daha fazla kilo almaya yol açabildiğinden şok diyetlerden özellikle adolesanların uzak durması önerilir. Henüz önünde ergenlik büyümesi olan çocuklarımızın kilo almaması da yeterli olumlu yanıt olacaktır.

Yaşam içinde egzersiz:

Konforun artması ile daha az enerji harcanarak günlük işler yapılabilmekte, çocuklar okula araçla gitmekte ve sokağa çıkıp oynamak ortamın güvenli olmamasından dolayı terk edilmekte, okullarda çocuklar ders aralarında dahi bahçeye çıkmamakta, beden dersleri eksik derslerin tamamlandığı etüt saatleri olarak kullanılmaktadır. Tüm bunların sonucunda da alınan enerji yeterince harcanamamaktadır. Yanlış olarak egzersizin arttırılması denince akla spor gelmektedir. Oysa spor normal kiloda olan kişiler için bile zor olabilir ki şişman çocuklar yapabilsinler. Ayrıca toplu bir spor da seçilecek olursa, hem diğer çocuklar hem de antrenörler tarafından başarısız bulunarak örselenip kendilerini değersiz hissedebilirler. Bu durum çocuğun spordan çok egzersiz ve hareketten de uzaklaşmasına, yol açarak kısır döngüye neden olur. Çocuk ve gençlerin egzersizinin açık ya da kapalı alan parklarında koşup oynamak olduğu unutulmamalıdır..Şehir şartları buna imkân tanımıyor ise ailelerin çocukları parklara, pikniklere, yürüyüşlere götürmesi gerekebilir. Okullarda ders araları ve öğlen tatili ip ve top oyunlarını oynandığı zamanlar olarak değerlendirilmelidir.

 Yaşamın içine egzersiz katmak yaşam görüşü olarak çocuğa benimsetilebilirse, asansör olan yerlerde merdivene yönelmek, yürüyüşün yapılamadığı günlerde toplu taşım aracından bir durak önce inmek, arabaları uzağa park edip hareketi arttırmaya yönelik çabalar yaşamın içine sokulabilir örneklerdir. Günde 2 saatten fazla bilgisayar ve televizyon karşısında oturulmamalıdır. Her gencin ya da çocuğun bir ipinin olması evde her mevsimde egzersiz yapmak adına çok yararlıdır. Ayrıca ip atlamak kemik sağlığı açısından da yararı kanıtlanmış bir aktivasyondur. Hafta da 2-3 kez gidilen bir aktivasyon ( halk dansları, yüzme, savunma sporları, aerobik benzeri salon çalışmaları) çocuğun tercihine bırakılmalı ve bireysel olanları tercih edilmelidir. Toplu yapılan sporlar yukarıda belirtildiği üzere kıyaslama ve başarısızlık hissi doğurur. İyi havalarda ailecek doğa yürüyüşleri yapmak, yürüme parkurlarında müzik dinleyerek yürümek insulin direnci açısından çok yararlı egzersizlerdir.

Sonuç olarak; Kilo verme konusunda acele edilmesi geçici şok diyetlerin yapılması yarardan çok zararı olan uygulamalardır. Yaşam tarzı değişikliği ana hedeftir. Bu takdirde başarılı olunabilinir. Çocuğun ve ailenin sorunun farkında olması ve kararlılığı başarının %50’sini oluşturur.

Prof.Dr. Merih Berberoğlu
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi
Çocuk Endokrin Bilim Dalı



** Web sitemizde yer alan yazılar bilgilendirme amaçlı olup; hekim tavsiyesi olarak algılanmamalıdır.